FIKRA
FREN Mİ, NÜFREN Mİ?
Nüfrenli (Düzceye bağlı bir Abaza köyü) Abaza, at pazarında çok beğendiği atı çalmaya karar vermiş. Ata yaklaşıp, sahte bir merakla izlemeye başlamış. Satıcı, Abazanın bu tavrına bir anlam verememiş ve sormuş:
— Ne o hemşehrim; ne bakarsın öyle şaşkın şaşkın?
— Hiç böyle yaratık görmedim de. Biniliyor mu bu kocaman hayvana?
— Elbette biniliyor.
Abaza, satıcının zokayı yuttuğunu anlayınca oyunu sürdürmüş.
— Bin de bir göreyim Allah aşkına, demiş.
Satıcı bir sıçrayışta ata binmiş. Abazanın gözünün önünde şöyle bir turlamış. Abaza:
— Peki nasıl durur bu hayvan? diye sormuş.
Satıcı yuları işaret etmiş:
— Bu, hayvanın frenidir, çekersin zınk diye durur.
Abaza:
— Peki ben de binebilir miyim?
Satıcı, atını bu aptal adama satabileceği umudundaymış:
— Tabii, dene istersen, demiş.
Abaza, satıcının da yardımı ile ata binmiş, biner binmez topuklamış. At yerinden ok gibi fırlayınca satıcı panik içinde yuları işaret ederek:
— Frene bas, frene… diye bağırmış.
Abaza, eliyle köyünü göstererek:
— Frene değil, Nüfren’e, Nüfren’e… diye bağırmış.
Anlatan: (Kozupha) Meryem ACAR